Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | kendini savunmak | defend himself f. | ||
Tom had no chance to defend himself. Tom'un kendini savunma şansı yoktu. More Sentences |
||||
Genel | kendini savunmak | fend something off f. | ||
Genel | kendini savunmak | fend someone off f. | ||
Genel | kendini savunmak | stand up for oneself f. | ||
Genel | kendini savunmak | defend oneself f. | ||
Genel | kendini savunmak | right f. | ||
Genel | kendini savunmak | fence [obsolete] f. | ||
Idioms | ||||
Deyim | kendini savunmak | fight one's corner f. | ||
Deyim | kendini savunmak | fight your corner [uk] f. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | (kendini/birini bir şeyle) savunmak | defend (oneself or someone) with (something) f. | ||
What is worst is when degenerates of this kind are also defended with the aid of the law. En kötüsü de bu türden yozlaşmışların yasaların da yardımıyla savunulmasıdır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | mahkemede kendini savunmak | defend oneself in court f. | ||
Genel | birine karşı kendini savunmak | fight back at someone f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | (birine/bir şeye) karşı kendini savunmak | fight back (at someone or something) f. | ||
Öbek Fiiller | (birine/bir şeye) karşı kendini savunmak | fight back at (someone or something) f. | ||
Öbek Fiiller | (kendini) savunmak | stick up for (oneself) f. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | (kendini) savunmak | assert (oneself) f. | ||
Konuşma Dili | (kendini) savunmak | handle (oneself) f. | ||
Botanic | ||||
Botanik | bitkinin otçullara veya rakip bitkilere karşı kendini savunmak için ürettiği toksik kimyasal | allelochemical i. |